Bu yazı 07.06.2008 tarihinde yazılmıştır.Çin'in işgali altındaki Doğu Türkistan'da yaşananlar geçmişte yazdıklarımızı bize bir kez daha hatırlattı ve sizinle bunları yeniden paylaşalım istedim.
Ne yazık ki;Doğu Türkistan'da meydana gelen katliam ,Türk Milleti'nin o coğrafya'da soyunu kurutmaya yöneliktir.
Demek oluyor ki;Türk ve Türklük için söylenilen her söz aradan yıl da geçse yüzyıl da geçse aynı tazeliğini koruyor.
Umarım düşünür aklımızı başımıza toplarız.)
Dünyada Türk'ten gayri hakim unsurlar ne zaman ki Türk'ten korkmaya başladılar,o zamandan bu yana Türksüz bir dünya tasarlıyorlar.
Oysa biz Türkler ; medeniyetler arasında köprü olmuş ve daima insanlık adına sentezi başarmış büyük bir milletiz.
İnsanlık alemine her zaman faydalı olmuş bir topluluk olan Türklerin istenmediği bir dünya nasıl olur?Türk'ten onu görmek istemeyecek kadar bu büyük korku neden?
Diyeceksiniz ki böyle bir şey olmaz . Kim bilir belki bizi de paranoya ile suçlayacaksınız .
Ancak Türksüz bir dünyanın arzulandığını biz söylemiyoruz ve iddia etmiyoruz.
Onlar söylüyor ve bunu gerçekleştirmek için ellerinden ne gelirse yapıyorlar.
A.Tchere Spiridovitc'i eminim ki tanımıyorsunuz?
Bu zat-ı muhterem, 1858-1926 yılları arasında yaşamış .Rus ordusunda Çar yanlısı bir general olarak 1917'de Bolşeviklere karşı savaşmış fakat devrim gerçekleşince Rusya'yı terk etmiş.
1926'da ölmeden önce yazdığı ? Gizli Dünya Devleti ? kitabı,bankacılık sektörünün ve faaliyetlerinin,bir dünya hükümeti kurma şeklinde bir amacı olduğunu, Rothschild'in dünya hükümeti planının geleceğe hakim olacağını ve bütün bunların arkasında ,İngiliz Emperyalizmi ile hareket eden bir ? Yahudi komplosu ? vardır, diye anlatıyordu.
Özellikle Türklerin ( Osmanlı-Müslüman teba ) Avrupa'dan çıkarılması ile bu uğurda her türlü katliamın yapılması ve Avrupa milli devletlerinin kurulması için siyasi,askeri ve mali organizasyonlar oluşturmuştu. Türk'e karşı özellikle Balkanlarda Slav Birliğini oluşturmaya çalışmıştı.
Şimdi Spiridovitch'in torunları olan günümüzün AB'si bizi içine alacak öylemi?
Türksüz bir Avrupa planını yüzyıllardır uygulamaya koyanların ,Türkiye'yi Avrupa Birliğine alması bu açıdan bakınca sizce mümkün mü?
Türklerin, Avrupalılar tarafından bir tehdit olarak görüldüğü çok aşikar .Öyleyse doğal olarak Avrupa bu tehdidi ortadan kaldırmak için çalışacaktır .Balkanlardan zorla Türkiye'ye göç ettirilen insanlarımız hep bu tehdit kapsamında görülmüştür .Bulgaristan Türklerinin 1989 göçü bile bu şekilde değerlendirilmelidir.
Avrupa, Türk milletinden kaynaklanan tehdidin ortadan kaldırılması için Anadolu'daki ilk uygulamalarından birini 18 Ocak 1919'da toplanan Paris Konferansından sonra Ege'nin Yunanistan tarafından işgal edilmesi ile gerçekleştirmiştir..
Bahsettiğimiz Yunan işgali,kanlı bir işgaldir .Bu işgalin boyutları her nedense Türk milletinin gözünden kaçırılmış ve kaçırılmaya da devam etmektedir.
Örneğin Menemen'in işgali sırasında 1371 Türk katletilmiştir .Justin McCarthy'de bunu doğrulamaktadır.
Menemen'in o tarihteki nüfusuna bakıldığında her halde nüfusun yarısına yakın insanımızın öldürüldüğü görülmektedir.
Rumeli'de yani Spiridovitch'in dediği gibi Türk Avrupası'nda, 1912 Balkan Savaşının neticelenmesi ile Türk hakimiyeti sona ermiş ve sıra Anadolu'nun Türksüzleştirilmesine gelmişti..
Anadolu'yu Türksüzleştirme işinin taşeronluğu Yunanlılara verilmişti.
Benim dikkatimi çeken ve sizlerinde dikkatini çekmek istediğim nokta:1919'da gerçekleşen Yunan işgalinin ülkemizde yeterince anlaşılamamış olmasıdır.
Eğer böyle olmasaydı 1371 Türk'ün katletildiği Menemen'de her yıl bu katliam anılır,başımıza gelenler yeni nesillere ,olaylar sıcak tutularak, aktarılır ve tarihin bir kez daha aleyhimize tekerrür etmemesi için tedbirler alınırdı. En azından yitirdiklerimiz anısına bir anıt dikebilirdik.
Ancak Menemen'de ve benzer vakaların yaşandığı hiçbir yerde bu konu üzerine tık yok!Sadece ülkenin Yunan'dan kurtuluşunu kutluyoruz .Ama başımıza gelenleri ve nedenlerini her zaman olduğu gibi konuşmuyoruz .Sanki gizli bir el bunların üstünü örtüyor.
Yine Stalin döneminde 2.Dünya Savaşı sırasında çoğunluğu Türk 27 milyon SSCB vatandaşı ölmüştür .Bu rakamı 40 milyona çıkaranlarda var .SSCB'de 1935-1936 yılları arasında 190.246 kişi tutuklanmış bunlardan 2347'si kurşuna dizilmiştir .1937-1938 yılları arasında 1.372.392 kişi tutuklanmış bunlardan 681.692'si kurşuna dizilmiştir.1939-1940 yılları arasında tutuklanan 121.033 kişi kurşuna dizilen 4644 kişidir.
Sürgünlerle bir oradan bir bir bu yana gönderilen ve göçlerde kırılan başta Kırım ve Ahıska Türkleri olmak üzere milyonlarca değişik boya mensup Türkleri de burada özellikle belirtmek isterim.
Acaba Stalin döneminde,2.Dünya Savaşı da dahil olmak üzere ölen ve kurşuna dizilen Türk sayısının ne kadar olduğunu merak ettiniz mi?
Bu gün biliyoruz ve anlıyoruz ki;Türk milleti öz yurdu olan Asya Bozkırlarında bile ortadan kaldırılmak istenmiştir.
Yine son günlerde CIA'nın bir projesi olduğu söylenilen Türkiye'yi Türksüz gösterme çabalarının arttığını müşahade ediyoruz .
Kimi Türkiye'de yaşayan halkın %10'nun Türk,kimisi %20'sinin Türk olduğunu söylüyor.
Ne tuhaftır ki aynı şeylerin büyük benzerlikle 1900'lü yılların başlarında da söylendiğini görüyoruz.
Andrew Carnegie isimli bir adam o tarihlerde ?Avrupa'da hala bir Osmanlı Devleti olması medeni dünya için utançtır? diyordu .Acaba yeni Andrew Carnegierler Türkiye Cumhuriyeti'nin varlığını daha da ileriye giderek,sakın bütün dünya için bir utanç vesilesi olarak görmesin?
Türksüz bir dünyanın uzun zamandır,hakim güçler tarafından istendiği ve bu yönde uygulamaların yapıldığı tarihi bir hakikat olarak önümüzde durmaktadır.
Ne yazık ki bu planlar;Türkiye Cumhuriyetini, bu planları yapanlara şikayet eden dış işleri bakanları ve onları tasdik eden başbakanlar olduğu müddetçe devam edecektir. Böyle giderse, planların üzerimizde yarattığı tahribat artacak ve bizlerin hiçbir şeyi anlamaması için her yol denenecektir.
Demem odur ki;Allah başımıza devleti yönetme şuuruna sahip yöneticiler nasip etsin,yoksa milletimin kaderi geçmişte yaşadıklarımız gibi hep kan ve göz yaşı olacaktır.
Türkiye'de akıl ve kalp gözlerimiz açılmadıkça,bize karşı uygulanan bu planlara karşı çaresiz kalışımız devam edecektir.
Yazdıklarım hoşunuza gitmese de şüphesiz ki gerçektir .Kurtuluşumuz gerçekleri kabul ederek gereğini yapmaktan geçmektedir.
Günü kurtararak çözeceğiniz bir sorun yoktur.
Çözümünü ertelediğimiz veya menfaatleriniz sebebiyle görmezden geldiğiniz bu sorun yarın daha ağırlaşmış olarak kaçamayacağınız bir şekilde karşınıza çıkacaktır.
Bunu sizlere hatırlatmak bizim için hem Türk olarak hemde Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olarak bir görevdir.