• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • https://twitter.com/rumelibalkanfed

                      
RUMELİ BALKAN DERNEKLERİ FEDERASYONU

Kuzey Yunanistan'da, Pindus daglari, Rodop daglari ve Ege denizi ile çevrili olan bölgede, kendilerini Makedon kökenli olarak tanimlayan ve diger Yunan vatandaslarindan farkli bir etnik kökene sahip olduklarini, bu nedenle bir azinlik teskil ettikler



Yunanistan’da Makedon Azınlığı var mı? Peki kim Bunlar?



Kuzey Yunanistan'da, Pindus daglari, Rodop daglari ve Ege denizi ile çevrili olan bölgede, kendilerini Makedon kökenli olarak tanimlayan ve diger Yunan vatandaslarindan farkli bir etnik kökene sahip olduklarini, bu nedenle bir azinlik teskil ettiklerini savunan bir topluluk vardir.



Yunan hükümeti "Makedon" sözcügünü Kuzey Yunanistan'da yasayan bütün Yunan vatandaslarini tanimlayan cografi bir tabir olarak görmekte, Yunanistan'daki Makedonlarin bir azinlik grubu olduguna iliskin iddialari reddetmekte ve bu azinlik grubunu "Slav-Yunanlar" veya "çift dilliler" olarak tanimlamaktadir.

Ilk istila hareketlerinden itibaren Indocermenler, Keltler, Ilirler, Traklar, Daçyalilar, Dorlar, Akalar, Avarlar, Iskitler, Kuman-Kipçaklar, Mikenler, Bulgarlar, Slavlar, Romalilar bu cografyayi ya geçici akinlarla ya da kalici istilalarla bölgeyi etkilemis, birbirinden farkli kavimler bölgede pespese yönetimler kurarak hüküm sürmüslerdir. M.Ö. birinci binin baslarinda Makedon adli küçük bir kavim I. Perdikas'in önderliginde Bisritsa nehri civarinda bir yönetim kurmustur.



Makedonya'nin uzun tarihi boyunca, milattan önce VII. Yüzyildan X. Yüzyila kadar ki dönemlerde, bu bölgede Makedon Kralligi ( II.Filip, Büyük Iskender), Roma Imparatorlugu, Dogu Roma (Bizans) Imparatorlugu, Bulgar ve Sirp Kralliklari ile Osmanli Devleti egemenlik kurmuslardir.



1912-1913 Balkan savaslari ise Makedonya tarihinde önemli dönüm noktalarindan biri olmustur. Sirbistan "Vardar Makedonyasi"ni, Bulgaristan "Pirin Makedonyasi"ni topraklarina katarken, Yunanistan ise 33.953 kilometrekarelik bir alani kaplayan ve bir milyonu askin nüfusu barindiran "Ege Makedonyasi"ni ele geçirmis, bundan sonra yogun bir asimilasyon ve etnik temizlik politikasiyla Ege Makedonlari'ni sindirmeye, "milliyetsizlestirmeye" baslamis ve bu durum günümüze kadar sürmüstür.

Yunanistan, 1926 yilinda çikardigi 352 sayili yasayla, Ege Makedonyasi'ndaki bütün yer adlarini, Makedon ailelerin isimlerini "Helenlestirmek" üzere genis çapli bir kampanya baslatmistir. Resmi Gazete'nin 21 ve 23 Kasim 1926 tarih, 322 ve 324 sayili nüshalarinda yer adlarina ek olarak, aile adlarinin "os", "is" veya "pulos" son ekleriyle biten isimlere çevrilmesi zorunlu kilinmistir.

Diger taraftan, kiliseler, anitlar, arkeolojik eserler ve mezarliklardan bütün Makedonca adlar, semboller silinmis, Slav-Makedonca yazili dini ve edebi bütün eserlere el konularak yakilmistir. Makedonca konusulmasi sert tedbirlerle yasaklanmis, dügün, nikah, dini törenlerde dahi kullanilmasina izin verilmemis ve Makedonlar zorunlu Yunanca dil kurslarina gönderilmislerdir. Makedonca konusanlara çok yogun baskilar yapilmis, cezaevlerine ya da temerküz kamplarina gönderilmis, ancak bu politika onlarin milli bilinçlerin daha güçlenmesine yol açmistir.


Ikinci Dünya Savasi sirasinda ve sonrasinda Yunanistan'da meydana gelen iç savas sonucunda Ege Makedonlari'na yönelik kiyimlar artmis, Ege Makedonyasi'nin batisinda 16 bin kisi öldürülmüs, 440 kadin ve kiza tecavüz edilmis, 120 bin kisi toplama kamplarinda iskence görmüs, yüzlerce kisi iskencelere dayanamayarak akli dengesini kaybetmis, 1291 ev kundaklanmis, 80 köy yagmalanmis ve binlerce kisi evlerini terketmek mecburiyetinde kalmistir. Bu baskilar, Ege Makedonlari'ndan önemli bir kesiminin denizasiri ülkelere ve özellikle Kanada, ABD ve Avustralya'ya göçmesine neden olmustur. 1959 yilinda çikarilan 3958 sayili yasayla "dogustan Yunanli olmayan" ve Yunanistan'i terk edip de son bes yildir ülkeye dönmeyen kimselerin arazilerinin müsaderesi yoluna gidilmis, bundan en fazla Ege Makedonlari etkilenmistir.

Tüm bu baskilar Yunanistan içinde ve disindaki Ege Makedonlari'nin birbirlerine daha da kenetlenerek milli varliklarini korumaya ve yasatmaya yönelik birlikler kurmalarina yol açmistir. Yunanistan sinirlari içinde 1980'li yillarda kurulan ancak Yunan yönetimi tarafindan yasal olarak kabul edilmeyen Makedon Insan Haklari Merkezi Örgütlenme Komitesi, Ege Makedonyasi Makedonlari Için Insani ve Milli Haklar Hareketi, Makedon Insan Haklari Merkezi gibi sivil toplum örgütleri Yunanistan'daki Makedonlara uygulanan her türlü baskiya karsi durmak, anadilleri Makedoncayi egitimde, kiliselerde ve hayatin her alaninda serbestçe konusup kullanmak ve gelistirmek için mücadele vermek amaciyla çalismaya baslamistir.

Gerçekte, Ege Makedonyasi'nda yasayan yasal ya da yasadisi(Yunan Devleti tarafindan kurulusu onaylanmayan) bütün Slav-Makedon olusumlar temelde mesrudur. Çünkü Yunanistan'da yasayan Makedon azinlik mensuplari bu ülkenin vatandasidir ve Yunanistan bir çok uluslararasi belgeye imza koyarak ve özellikle bir Avrupa Birligi ülkesi olarak, azinlik haklari ile temel insan haklari konusunda bir dizi yükümlülük altina giren, fakat bunlarin hiç birini yerine getirmeyen bir devlet konumundadir.

Uluslar arasi teamülleri yok saymakta üstüne olmayan Yunanistan, öteden beri "Makedonyali Büyük Iskender"e sahip çikmakla kalmayip, Yugoslavya'nin dagilmasiyla 1991 yilinda bagimsizligini kazanan yeni Makedonya Cumhuriyeti'nin ne adini, ne anayasasini, ne de kirmizi zeminli ve onalti isinli Vergina günesli bayragini kabul etti. Ancak, Yunanistan'in uyguladigi yogun ekonomik ambargolar neticesinde Makedonya, bayragini ve anayasasindaki bazi maddeleri degistirmek zorunda kaldi.



Topraklarinda bulunan Makedon etnik azinlik nedeniyle yeni Makedonya devletinden huzursuzluk duyan Yunanistan, ilk is olarak Üsküp'te bulunan Kiril i Metodi üniversitesinden alinan diplomalari geçersiz saydi, gerekçesi ise bu üniversitede yapilan egitimin Makedonca olmasi ve Makedonca diye bir dil olmadigi idi.

Diger taraftan, tüm girisimlerine ragmen ne Avrupa kamuoyundan ne de ABD'den bekledigi destegi bulamamasi, tam tersine Makedonya lehine ve kendi aleyhine bir ortam dogmasi nedeniyle Yunanistan, ilk asamada bu ülkeye karsi uygulamaya basladigi mal ve petrol sevkiyatini engelleme çabalarina ek olarak, acil ihtiyaç maddeleri disindaki bütün ticari faaliyetleri engellemeye basladi. 1994-1995 yillarinda Selanik-Üsküp demiryolu hatti basta olmak üzere Makedonya'ya karsi kati bir ambargo uyguladi. Bu yüzden Makedonya ekonomisinde ciddi sikintilar yasandi.

Insan haklari alaninda önemli uluslar arasi anlasmalarin altinda imzasi bulunan Yunanistan'in ülkesinde yasayan azinliklara yönelik uygulamalari gözden kaçmamakta, simdiye kadar yayinlanan pek çok raporda bu durum açikça gözler önüne serilmektedir. ABD'nin 1990 ve müteakip yillarda yayinladigi insan haklarina dair raporlarinda Yunanistan, Makedon ve Türk azinliklarina uyguladigi ayrimci ve baskici politikalardan dolayi kesin bir dille elestirilirken, Amnesty International, Helsinki Watch vb. pek çok uluslararasi kurulusun yillik raporlarinda ayni ifadelere rastlanmaktadir.

 


Yunan Seker Fabrikalari tarafindan bastirilan “Makedonya birdir, Yunandir” ibareli trik, Yunanistan’in Makedonya üzerindeki emellerini her ortamda nasil dile getirdigini açikça göstermektedir.


Yunanistan'da Makedon insan haklari savunuculari da sürekli izlenip, baskiya maruz kalmaktadirlar. Bunlardan isimleri ön plana çikan ve diger aktivistlere göre karistiklari olaylar uluslar arasi toplumun dikkatini çekenler arasinda Hristos Sidiripulos, Tasos Bulis, Nikodimos Tsarknias, Petros Dimitsis, Stavros Anastasiadis, Konstantinos Gotsis, Stavros Sovislis yer almaktadir. Bu insanlarin maruz kaldiklari adli ve idari baskilar ile güvenlik güçlerinin verdigi fiziksek zararlar bir çok kurulus tarafindan rapor edilmis ve uluslar arasi kamuoyuna duyurulmustur.

1913 yilinda Ege Makedonyasi'nin isgalinden hemen sonra Makedon halkinin gözünü korkutmak ve çocuklarin Makedon okullarina gitmelerini engellemek amaciyla dedesinin Yunanlilar tarafindan dilinden asildigini ve babasinin da Yunan iç savasi sonrasinda komünistlerle isbirligi yaptigi gerekçesiyle agir iskenceler gördügünü ifade eden Makedon insan haklari savunucularindan Sidiripulos, ilk olarak 1990 yilinda Makedon dilinin ve kültürünün yasatilmasi maksadiyla hayata geçirmeye çalistigi "Makedon Kültür Merkezi"ni kurmak istemesinden ve Haziran 1990'da Kopenhag'da toplanan AGIK Insani Boyut Toplantisi'nda "Yunanistan'da Makedon azinlik vardir" ifadesi kullandigindan dolayi mahkemede suçlu bulunmustur. 22 Agustos 1994 tarihli The Times'ta "Sidiripulos'a reva görülen zulüm karsisinda kendisine Ingiltere tarafindan siginma hakki verilmelidir" seklinde bir haber-yorum çikmistir.



Makedon insan haklari savunucularindan olan papaz Nikodimos Tsarknias ise sadece Makedonca konusma, dini ayinlerini ana dillerinde yapma, milli sarkilarini söyleme vb konulardaki temel haklarini talep etmesine ve Ege Makedonyasi'nin Yunanistan'dan ayrilmasi gerektigi yönünde herhangi bir talebi ve açiklamasi olmamasina ragmen çok büyük baskilara, fiziksel tartaklanmalara maruz kalmis, yillari mahkemelerde geçmis, iftiralar atilarak papazlik görevi elinden alinmistir. Tsarknias'a yönelik fiziksel saldiri agirlikli bu uygulamalar saglik raporlariyla kanitlanmis ve insan haklari kuruluslarinin gündeminden düsmemistir.

1947-48 yillarinda Kizilhaç tarafindan Yunan saldirilarindan korunmak amaciyla Yunanistan disina çikarilmis olan, 2 ila 14 yas arasindaki 30.000 civarindaki çocuk ise su anda 50 yaslarinda olup, halen Yunanistan'daki vatanlarina geri dönememislerdir. Yunanistan'a giris ve kisa süreli izin dahi verilmeyen bu insanlar aralarinda örgütlenerek, "The Association of Refugee Childeren from Aegean Macedonia" adiyla bir dernek kurmuslardir.



Bu dernek mensuplari 1998 yilinda, 1948'in 50. yili münasebetiyle dogduklari yerleri görüp, ziyaret etmek amaciyla bir bulusma ve anma toplantisi yapmayi planlamislar, ancak Yunanistan'in tutumunu bildikleri için International Helsinki Federation of Human Rights ile temasa geçerek, yardim talep etmislerdir. Anilan kurulusun bizzat dönemin Yunan Disisleri bakan yardimcisi Yorgo Papandreu ile temasa geçerek, destek talep etmesi ve kendisinden de olumlu yanit almasina ragmen, bu insanlar sinirdan içeri alinmamislardir. Bu durum, Yunan bürokrasisine ve devlet adamlarina hangi ölçülerde ve nasil güvenilebilecegi sorusunu da beraberinde getirmektedir.

Siyasal etkinlikler açisindan da Yunanistan, Ege Makedonlari'na hiçbir hak tanimamaktadir. 6 Eylül 1995'te Lerin(Florina)'de kurulan "Vinojito-Gökkusagi" adli Makedon azinlik partisine aninda tepki gösterilmis, parti binasina Florina belediye baskaninin kiskirtmasiyla tasli sopali saldirilar gerçeklestirilmis ve tabelasi indirilmistir.

Parti kuruculari Vasilis Romas, Kostas Tasopulos, Petros Vaisilidis ve Pavlos Vaskopulos hakkinda, "ana dillerini açikça kullandiklari" için dava açilmis, 15 Eylül 1998'de gerçeklestirilen durusmada, Makedonlarin duyurulari ve davetleri sonucu katilan uluslararasi kuruluslarin gözlemcileri önünde Gökkusagi Partisi beraat etmistir.



Yunanistan'daki Makedon azinligin hak arama mücadelesi arasinda bir de 1989 yilinda Sobotsko (Aridea)'da kurulmus olan "Balkanlarin Refahi için Makedon Hareketi" adli siyasal kurulus da bulunmaktadir. Bu hareket, 1994 yilinda Yunanistan'da yapilan Avrupa Parlamentosu seçimlerine Gökkusagi ile ortaklasa katilmissa da Yunanli yetkililerin engellemeleri, idari ve adli kanallarla aldiklari çesitli önlemler sonucunda ancak 7.263 oy toplayabilmistir.

Makedon azinligin 1990'da kurmak istedigi, ancak Florina (Lerin)'daki bölge mahkemesinin karariyla açilamayan "Makedon Kültür Merkezi (Makedonya Medeniyet Evi)" ile ilgili hukuki süreç Yunanistan'da tamamlanip izin çikmayinca, kuruculari konuyu Strasburg-Avrupa Insan Haklari Mahkemesi'ne götürmüs, 24 Mart 1998'de baslayan dava süreci 10 Haziran 1998'de sonuçlanmistir. Buna göre AIHM Yunanistan'i Avrupa Sözlesmesi'nin 11. maddesi ile AGIK Insani Boyut Kopenhag toplantisinda alinan kararlar dogrultusunda mahkum etmistir. Ne yazik ki, Atina yönetimi halen bu merkezin açilmasina yasadisi bir tutumla izin vermemekte direnmektedir.

Yunanistan yönetiminin Ege Makedonlarina yönelik insan haklarini hiçe sayan bu uygulamalarini tüm insan haklari kuruluslarinin yillik raporlarinda görmek mümkün olup, AB üyesi bir ülke olan Yunanistan'in topraklarinda yasayan tüm azinliklari etnik birer tehlike olarak görmekten vazgeçmesi ve onlara en azindan sahip olmalari gereken vatandaslik haklari dogrultusunda muamele etmeye baslamasi temenni edilmektedir.
 
Kaynak:abttf
 


3537 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın