• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • https://twitter.com/rumelibalkanfed

                      
RUMELİ BALKAN DERNEKLERİ FEDERASYONU

SİYASETTE KAVGA İÇİN DEĞİL, HİZMET İÇİN YARIŞALIM




SİYASETTE KAVGA İÇİN DEĞİL, HİZMET İÇİN YARIŞALIM




Yıllardır azınlığı kökleşmiş problemlerin yanında uçtuk, geliştik, zenginleştik diye kandırıyorlardı. Zerre kadar beyni olan ve ne olup bittiğini biraz yakından takip eden herkes çok iyi biliyor ki, azınlık siyaseti ile ilgilenenlerin hepsi Batı Trakya Türklerini "yalan" üzerine kurulmuş siyasi bir çıkmaza hapsederek bundan kendi çıkarları doğrultusunda rant elde etmişlerdir.


Batı Trakya Türkleri için yıllardır başta Yunanistan ve Türkiye'nin bölgede izledikleri yanlış politikalara birde azınlık önde gelenlerin bilinçsiz olarak alet olmalarından dolayı azınlık insanı büyük bir ekonomik çıkmazın eşiğine gelmiştir.

Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkilerin dozunun en çok hissedildiği bir zıtlaşma ve siyaset arenasına dönen Batı Trakyada işler her geçen gün daha da kötüye gitmektedir. İnsanlardaki umutsuzluk ve bölgedeki intihar vakaları bu gidişatın en somut örneğidir.

Batı Trakya Türklerinin tek geçim kaynağı olan tütüncülüğe bugün "Artık gönül vermeyin" diyen yetkililer haksızda değiller hani...

Her yıl kesintiye uğrayan tütüne verilen destek primleri artık üreticinin alın terinin karşılığını almasına olanak vermiyor.Tütün üreticisi artık borcunu ödeyemez hale geldi.

Bu günlere nasıl gelindi!

Bunun asıl sebebi bizlere hala yabancı olan sosyal ve ekonomik kalkınmaya önem vermemiz. Bir tarafta Yunan devletinin yıllardır azınlık insanına uyguladığı ayırımcı politikalar diğer taraftanda azınlık milletvekillerinin ekonomik kalkınmaya yönelik projelerden beyhaber olmaları. Yani kısacası azınlığın ekonomik geleceği ile kimsenin ilgilenmemesi. Baştakilerin tek dertleri sözde liderlik. İnsanımız kime inanacağını hangi yolu izleyeceğini şaşırmış durumda.

Batı Trkaya Türklerinin müftülük meselesi sonucunda tayinli ve seçilmiş müftüler ortaya çıktı. Ne tayinlisi ne de faziletlisi azınlığın ekonomisine bir katkı yapacak girişimde bulunmadı. Tek dertleri kendi çıkarlarını korumak. Tayinliyi ziyaret eden milletvekillerinin sonraki gün başkonsolosla kurdele kesip açılışlara katılması azınlık içinde her ne kadarda "açılım" olarak gösterilmeye çalışılsada azınlık insanına bir katkı sağlamamış hatta insanlarımızın müftülük davasına bakışında şüphe yaratmıştır.

Öyle ya mademki tayinli ve faziletlide azınlık için orada, bunları ziyaret etmekde artık makbul ve her ikisiylede azınlık önde gelenleri işbirliği yapıyor neden o zaman biraraya gelip azınlık için birlikte mücadele vermiyorlar!

Bulgaristan'da cami için milyonlarca euro para yardımı toplamayı beceren, diğer ülkelerdeki insanlara yardım için kampanyalar yapan tayinli ve faziletlilerimiz neden azınlığın ekonomisini canlandıracak faaliyetlerde boy göstermiyorlar!

Eğitim konusuna gelince başka bir çıkmazla karşı karşıya kalıyoruz. Hala adları olup varlıkları olmayan kurum ve kuruluşlarımızın dernek başkanları ne zaman akıllanacaklar. Eğitim ve öğretim yılının yeni kayıtları her yıl biten dönemin ardından hemen sonra yapılırken neden bu kurumların başkanları kayıtların bittiği ve eğitim-öğretim yılının başladığı günlerde kış uykusundan uyanarak çarşaf çarşaf çıkardıkları duyurularda "Çocuklarınızı azınlık okullarına gönderin" diyorlar. Bu dernek ve kurum başkanları kimlerin egosunu tatmin etmek için zamanlamayı dahi tutturamıyorlar.!!!

Son zamanlarda bazı köylerimizde iki çocuk olmasına rağmen çocuk kulübü açarak bazılarına kazanç sağlamak için mücadele verenler ne zaman azınlığın top yekün eğitim sorununa sahip çıkacaklar!

Binlerce oyu alarak azınlık partisi olduğunu gösteren DEB Partisi azınlığın sosyal ve ekonomik yapısının gelişmesi için acaba bir toplantı, etkinlik yapmayı ne zaman düşünecek!!,

Tütüncüler kooperatifi yetkilileri bölegeye gelen her yetkili ile boy boy fotoğraf çıkmanın dışında bilinçli olarak ne zaman çiftçinin gerçek sorunlarına el atacak!
İyi bir gelişme olduğunda biz mücadele verdik, kötü bir sonuş ortaya çıktığında da Yunan devleti öyle yaptı hikayesiniş anlatmaktan ne zaman vazgeçecekler!!!

Balkanlarda her bölgede her köyde oradaki Türk temsilciliklerinin önderliğinde ekonomik alanda orada yaşayan Türklerin kalkınmasına yönelik girişimlerde bulunan anavatan Batı Trakyayı ne zaman hatırlayacak! TC Gümülcine Başkonsolosluğunda artık bir ticaret ateşinin bulunmasının zamanı gelmedimi!

Beyler artik yeter....

Şöyle bir silkelenip derin kış uykusundan uyanmanın zamanı geldi.Köylü geçim derdinde tırnaklarıyla mücadele verirken sizler bu çilekeş toplumun adına ordan burdan aldığınız paraların aşkına artık çınar gölgesinde çıkarak icraat yapmaya başlayınız. Allah aşkına sizlerde hiç utanma denilen o garip duygudan bir eser yok mu? Bir etrafınıza bakın bakalım çıkarcılık, gammazlamacılık ve dedikodudan başka azınlığın kimliğini ortaya çıkaran ne var ortada. Yılan bile su içerken Allah'a şükrediyor. Sizlerin amacı ne? Seçimlerde binlerce eurodan pay kapmak için bu toplumun iradesini yoka sayarak yönlendirme yarışı içinde olanlar sizler değil misiniz?

Hadi gelin şimdi de azınlığı sosyal ve ekonomik bakımdan kalkındırmak yarınlara güvenle bakmasını sağlayacak projeler için bu yönlendirme yarışına katılın.

Gammazlamanında, dedikodununda her türlü ali cengiz oyunlarının azınlık adına yapıldığı bir toplumda bunu sizlerin tereyağından kıl çekermişcesine başaracağınızdan eminim. Yeterki nasıl parti değiştirmeyi azınlık çıkarları için yapıyorsanız, nasıl çiftçinin sorunlarına çözüm arama yerine primlerin verileceği günlerin tellallığına soyunuyorsanız gelin artık azınlık siyasetinde kavga yerine, hizmet için yarışın.

Toplumda birlikte yaşama bilincinin oluşabilmesi için, öncelikle fertlerin birbirlerine karşı iyi niyet ve samimiyet taşıması, insan olarak birbirine saygı duyması, bencillik ve bireysel çıkarcılığın insanı yiyip bitiren girdabından kurtulup paylaşmanın manevi hazzına ermesi gerekir. Bireylerin, görev ve sorumluluklarını yerine getirmede ihmalkâr ve sorumsuz davranışlar sergilemesi halinde, sonuç hem toplum hem de fert için acı olmaktadır. Bir toplumda sorumluluğun yerini, sorumsuzluk, vicdanın yerini acımasızlık, diğerkâmlığın yerini bencillik, paylaşmanın ve dayanışmanın yerini cimrilik ve vurdumduymazlık alırsa, kişilerin en yakınlarına dahi itimat edemeyeceği derecede güven bunalımı yaşanırsa, orada toplumsal yapı çöküntüye uğramış demektir.

“Sizden biriniz kendisi için istediğini Müslüman kardeşi için de istemedikçe (kâmil manada) iman etmiş olamaz.”

Erhan İMAMOĞLU
Batı Trakya Ekspres

 



844 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın