• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • https://twitter.com/rumelibalkanfed

                      
RUMELİ BALKAN DERNEKLERİ FEDERASYONU

İşgal Kızıl Ordu, Balkanları da büyük ölçüde işgal etmiş, Balkan devletlerinin yönetimlerinde komünist rejimlerin kurulmasıyla ideolojik ve askeri anlamda yeni bir dönem başlamıştır.

RUSYA’NIN BALKANLAR’DAKİ ARAÇLARI
 
İşgal Kızıl Ordu, Balkanları da büyük ölçüde işgal etmiş, Balkan devletlerinin yönetimlerinde komünist rejimlerin kurulmasıyla ideolojik ve askeri anlamda yeni bir dönem başlamıştır.
 
Rusya’nın yükselmesi ve Avrupa’ya doğru yayılmasıyla Osmanlı hâkimiyetinde olan Balkanlar’da Moskova’nın etkisi artmaya başlamıştır. Pan-Slavizm politikasıyla Slav-Ortodoks halkların Osmanlıya karşı bağımsızlıklarını desteklemeye başlaması Rusya’nın Balkanlar’da önemli güçler arasında yer almasın neden olmuştur. Almanya ve Avusturya-Macaristan ile üçlü ittifak kurarak Avrupa’da pozisyonunu kuvvetlendiren Rusya, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ile birlikte hareket ederek Balkanlar’da Osmanlıya karşı savaşlarda galip çıkmıştır.

Balkanlar’daki Osmanlı mirasının paylaşılması üzerin kurulmuş olan Birinci Dünya Savaşı bitmeden önce Rusya’da gerçekleşen 1917 devrimiyle, Moskova Balkanlardan çekilerek eski etkisini kaybetmiştir. 1939’da İkinci Dünya Savaşı’nın patlak vermesi, Balkan ülkelerinin de yoğun olarak savaşın içerisinde yer almasına neden olmuştur. Savaşın sonunda galipler arasında yer alan Sovyetler Birliği, ABD ve İngiltere, Yalta Konferansı’nda gizli yüzdeler antlaşmasıyla Avrupa’nın tamamında olduğu gibi, savaş sonrası Balkanlar’ında da kime ne kadar pay düşeceği konusunda anlaşmışlardı. Avrupa’nın doğusunu  1949’da Avrupa’nın batısında, daha sonra Türkiye ve Yunanistan gibi Balkan ülkelerinin de dâhil olacağı NATO’nun kurulmasına tepki olarak Sovyetler Birliği, orta ve doğu avrupada (Balkanlar dâhil) 1955’te Varşova Paktı’nı kurarak, askeri ittifak üzerinden bu ülkeleri uydusu haline getirmiştir.

Balkanlar’da Yugoslavya ve Arnavutluk, göreli olarak Moskova’dan daha bağımsız hareket etseler de, Balkanların önemli bir kısmı 1991’de Sovyetler Birliği’nin dağılmasına kadar SSCB’nin kontrolünde olmaya devam etmiştir. 1991’den itibaren Batı ile işbirliği içerisinde hareket etmek isteyen Rusya, yaşadığı ekonomik ve siyasi sorunlar nedeniyle de Balkanlar’da etkili olamamıştır. Bosna krizinde Batı ile ortak hareket edem Rusya, Çeçenistan nedeniyle parçalanma riski nedeniyle 1999’da NATO’nun tek taraflı olarak Yugoslavya’ya müdahalesine tepki göstermiş, ancak ekonomik zayıflık ve IMF’ye bağımlılığı nedeniyle müdahalesine karşı çıkmakta başarısız olmuştur. Rusya’nın Yugoslavya müdahalesine tepkisinin diğer bir nedeni ise, Rusya’nın da daimi üyesi olduğu BM Güvenlik Konseyi’nin görevlerini NATO’nun üstlenmeye başlaması olmuştur.

NATO’nun Yugoslavya müdahalesiyle birlikte ABD, hegemonyasını eski Doğu Bloku ülkeleri üzerinde genişletmeyi sürdürmüştür. NATO üzerinden askeri olarak Balkanlara yerleşen ABD’nin yanında, ekonomik olarak bölgenin Avrupa Birliği etkisi altına girmesi, Rusya’nın bölgeden tamamen dışlanması anlamına gelmekteydi.

Kosova sorunu nedeniyle Batı sisteminden (hem AB hem de NATO) dışlanan Sırbistan, 1999’dan itibaren hem siyasi hem de ekonomik destekçisi olan Rusya’nın müttefiki haline gelmiştir. Böylelikle Rusya, Sırbistan sayesinde Balkanlar’da siyasi bir aktör olarak etkisini artırma şansını yeniden bulmuş oldu. Sırbistan’la 2000’lerden itibaren ticari ilişkilerini sürekli artıran ve ağırlıklı olarak petrol ve doğalgaz ihracatı yapan Rusya, günümüze gelindiğinde Sırbistan’ın sanayisini ayakta tutan enerji kaynaklarının %80’ine yakınını kontrol eder hale gelmiştir. 2000’lerin başından itibaren Batı ile bütünleşme politikasını izleyen Sırbistan, AB’nin siyasi talepleri ve baskıları nedeniyle Rusya ile yakın ilişkisini sürdürmüştür.  Batı ile Rusya arasında denge kurmaya çalışan Sırplar, Rusya ile gerçekleştirdiği enerji işbirliği sayesinde stratejik önemini daha da artırarak, Balkanlar’da merkezi ülke konumuna yükselmeyi ve Batı için önemini daha da artırmayı amaçlamıştır.

2008’de Rusya ile Sırbistan arasında imzalanan enerji anlaşmasıyla Moskova enerji alanında Sırbistan’a gerçekleştirdiği ihracatını garanti altına almıştır. Bu anlaşmayla Rus-Sırp ortak şirketinin/şirketlerinin kurulması kararlaştırılarak, Sırbistan iç piyasasında etkinliğin artırılması için yeni alan açılmıştır. Aynı anlaşma çerçevesinde Sırbistan’dan üçüncü ülkelere enerji kaynaklarının sevkiyatının gerçekleştirilmesi konusunda onay alınmış, bu sayede Balkanlar’a açılmak için önemli bir fırsat elde edilmiştir.

Rusya, Bulgaristan’la 31 Ekim 2013’te, Sırbistan’la ise 24 Kasım 2013’te  imzaladığı anlaşmalarla, iki ülkeden geçerek Avrupa’ya ulaşacak olan “Güney Akım” doğalgaz boru hattı inşasını başlatmıştır. Orta Doğu, Hazar ve Orta Asya petrol ve doğalgaz kaynaklarının Türkiye üzerinden Avrupa’ya satılması amacıyla oluşturulan, “Nabucco Enerji Boru Hattı” projesinin rafa kaldırılması sonucunda Rusya, Güney Akım projesini hayata geçirerek Balkanlar’daki rekabette “enerji silahı” üzerinden tekrar etki kazanmaya çalışmaktadır. Rusya; Sırbistan’da olduğu gibi Balkan ülkelerinin enerji ihtiyacını karşılama politikasını hayata geçirmesi halinde, bölgedeki gelişmelerde söz sahibi olacak önemli aktörlerden biri haline gelecektir.

Rusya’nın, 1990’larda olduğu gibi günümüzde de Sırbistan’ın toprak bütünlüğünün korunması ve Kosova’nın Sırbistan’ın ayrılmaz bir parçası olduğu yönündeki politikası, Sırbistan halkı ve Sırp Ortodoks Kilisesi nezdinde saygınlığını ve desteğini sürdürmesini sağlamaktadır. Bu da Rusya’nın, ekonomik faktörlerin yanı sıra, inanç ve psikolojiyi kullanarak bölgede etkin olma yetisini ortaya koymaktadır.

2007’de tarafsızlığını ilan etmiş olan Sırbistan, Nisan 2013’te Rusya’nın başını çektiği Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü’ne sürekli gözlemci olarak katılmıştır. Sırbistan’ın, AB ve NATO’ya alternatif olarak Rusya’yı seçmesi, Sırbistan kanalıyla Rusya’nın Balkanlar’da etkisini artırmasına olanak sağlamıştır. Sırbistan’ın siyasi ve ekonomik sorunlarının üstesinden gelmek için Rusya ile yakınlaşma kararı,  24 Mayıs 2013’te Rusya ile Sırbistan arasında stratejik ortalık anlaşmasının imzalanması ve akabinde 13 Kasım 2013’te iki ülke arasında onbeş yıllığına askeri işbirliği anlaşması imzalanmasıyla sonuçlanmıştır.

Rusya’nın Balkan politikasının Sırbistan üzerine kurulmuş olduğu, Sırbistan’ın Batı sistemine dâhil edilememiş olmasının, Rusya’nın bölgede Sırbistan üzerinden pozisyonunu güçlendirmesini sağladığı söylenebilir. Bunun yanında Rusya, Avrupa’nın enerji ihtiyacını karşılamak için Güney Akım enerji boru hattıyla başlangıçta Sırbistan’a, Sırbistan üzerinden diğer Orta ve Doğu Avrupa ülkelerine yönelik enerji politikalarıyla etkisini artırabilmektedir. Özetle; Rusya’nın Balkanlar’daki varlığı Sırbistan ve Güney Akım Enerji Boru Hattı Projesi’ne bağlıdır. 

Sabir Askeroğlu



1444 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın