• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • https://twitter.com/rumelibalkanfed

                      
RUMELİ BALKAN DERNEKLERİ FEDERASYONU

26 Şubat 2014 tarihi herhalde Kıbrıs tarihinde bir dönüm noktası olacak. Bizden sonraki kuşakların "Politik Tarih"imize göz attıklarında veya da bu güne geldiklerinde duraklayacakları kesin.

Ankara, Atina ve Lefkoşa´daki Görüşmeler-(1/2)

01.03.2014

26 Şubat 2014 tarihi herhalde Kıbrıs tarihinde bir dönüm noktası olacak. Bizden sonraki kuşakların "Politik Tarih"imize göz attıklarında veya da bu güne geldiklerinde duraklayacakları kesin.

 Lefkoşa´da, Kıbrıs adasında var olan 5 ayrı dini topluluğun, Kıbrıs adasında yaşayan Müslümanların Müftüsü (Din İşleri Dairesi Başkanı Prof. Dr. Talip Atalay) , Rum Ortodoks Kilisesinin Başı (Başpiskopos II. Hrisostomos), Maronit Katolik Kilisesinin başı (Başpiskopos Youssef Soueif), Ermeni Katolik Kilisesinin başı (Başpiskopos Varoujan Herkelian) ve Latin Katolik Kilisesinin başı (Patrik George Kraj), İsveç Lefkoşa Büyükelçilisinin ikametgahında bir araya geldiler ve ortak bir açıklama yaptılar.

 Gerçekte, geçmiş 60 seneye baktığımda bunun tarihi bir gün olduğunu görmekteyim. Bu güne değin hiç bir şekilde resmi olarak, adada yaşayan iki büyük dine mensup beş farklı dini liderin bir araya geldiğini görmemiştim.

 Adadaki dini liderlerin bir araya gelmesinde Kıbrıs adasında yaşayan Müslümanların lideri konumundaki, 1960 yılında lav edilen Müftülük makamı yerine ihdas edilen Din İşleri Dairesinin Başkanı Prof. Dr. Talip Atalay´ın katkısı çok büyük. Adadaki dört ayrı Hıristiyan dini lider ile, adanın tek Müslüman dini liderinin bir araya gelmesinin faydalarını ısrarla öne çıkarıp, kapıyı açması, dinler arası kucaklaşmaya ve işbirliğine bahar havasının getirilmesine büyük katkı koyması çok önemli bir gelişme. Din İşleri Dairesinin Başkanımızın bu girişimi olası bir barışın sağlam temeller üzerine kurulamasına katkısı da çok büyük olacağı kesin.

 Son birkaç aydır başta Rum Ortodoks Kilisesinin başı Başpiskopos II. Hrisostomos olmak üzere adadaki dini liderlerin, cemaatlerine "adaya barışın gelmesinin herkesin çıkarına olacağını" telkin etmeleri bir tesadüf değil. Gerçekte Din İşleri Başkanımızın girişimlerinin ve barışçı tavırlarının sonucu.

 Rum Müzakereci Mavroyannis´in Ankara´ya yaptığı resmi ziyaret ise 22-26 Kasım 1962 tarihlerinde dönemin Kıbrıs Cumhuriyeti Başkanı Makarios´un rahmetlik İsmet İnönü Hükümetine yaptığı resmi ziyaretten sonraki bir ilk. Makarios, Ankara´ya yaptığı bu ziyaretinde 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasında Kıbrıslı Türklere "Yönetim ve Güç Paylaşımında", Rumlarla eşit haklar sağlayan ve Rumların adayı tek başlarına yönetmesine mani olan aşağıda belirttiğim 13 maddenin değiştirilmesi isteği ile gelmişti.

 1.  Cumhurbaşkanı ve yardımcısının veto hakkının kaldırılması. (Makarios istediği kararı alabilecek ve yardımcısı rahmetlik Dr. Fazıl Küçük bunu VETO edemeyecekti)

2.  Cumhurbaşkanının geçici yokluğunda veya görevini yapamayacak hallerde Cumhurbaşkanı vekilinin kendisine vekaletinin kaldırılması. (Makarios yurt dışına gittiği vakit yerine bir Türk Kıbrıs Cumhuriyetine başlık edemeyecekti)

3.  Temsilciler Meclisi başkan ve yardımcısının cemaatleri tarafından ayrı ayrı değil Meclisin tüm üyelerinin iştirak edeceği bir seçimle ve oy çokluğuyla seçilmesi. (Rum çoğunluk Meclise hakim olup istediğini yönetici olarak seçecek, Türkler söz ve makam sahip olamayacaklardı)

4.  Temsilciler Meclisi başkanının geçici yokluğunda veya görevini yapamayacak durumdaki hallerde temsilciler Meclisi başkan yardımcısının bu makama vekalet etmesinin kaldırılması. (Rum Meclis Başkanı yurt dışına gittiğinde, Türk Başkan yardımcısı Meclis Başkanlığına vekalet edemeyecekti)

5.  Anayasanın bazı maddelerinde öngörülen Türk ve Rumların bazı yasaları geçirebilmek için ayrı ayrı çoğunluğun sağlanmasını gerektiren maddelerin kaldırılması. (Kıbrıs Cumhuriyetini sadece Rumların yönetebilmesi için Türklerin Meclisteki söz ve veto hakları kaldırılacak)
 
Ankara, Atina ve Lefkoşa´daki Görüşmeler-(2/2)

04.03.214

Makarios, Ankara´ya yaptığı ziyarette 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasında Kıbrıslı Türklere "Yönetim ve Güç Paylaşımında", Rumlarla eşit haklar sağlayan ve Rumların adayı tek başlarına yönetmesine mani olan 13 maddenin değiştirilmesi isteği ile gelmişti... Bölüm 1´de kaldığı yerden devam ediyor...

 6.  Belediyelerin ayrı olması maddesinin iptali. (Türklerin ayrı Belediyeye sahip olması iptal edilecek ve Rum çoğunluk Belediyelere hakim olacak, Türkleri idare edecek)

7.  Adalet mekanizmasının tek elden idare edilmesi. (Mahkemelerde Türk Hakim ve Savcılar olmayacak. Bir Türk ile Rum arasındaki davada Türkler hep haksız bulunacak)

8.  Emniyet müessesesinin polis ve jandarma olarak iki ayrı güç şeklinde çalışmasının iptali ve bunların birleştirilmesi. (Polis ve Jandarma birleştirilerek çoğunluğu Rum olan silahlı bir güç oluşturulacak, Türkler silah zoru ile sindirilecek

9.  Emniyet birimlerinde çalışan Türk-Rum oranının yeniden düzenlenmesi. (Polisin yapılanmasındaki yüzde 60 Rum, yüzde 40 Türk oranı Rumların lehine istenildiği gibi değiştirilecek ve uzun vadede polis gücü sadece Rumlardan oluşacak)

10. Emniyet, savunma ve amme hizmetleriyle ilgili olarak Türk ve Rum oranının nüfus oranına göre yeniden düzenlenmesi. (Ortak asker gücündeki yüzde 60 Rum, yüzde 40 Türk oranı, yüzde 82 Rum, yüzde 18 Türk şeklinde değiştirilecek)

11. Amme Komisyonu üye sayısının 4 Rum, 1 Türk olarak yeniden düzenlenmesi. (Devlete memur alımında söz sahibi Amme Komisyonundaki eşit oran, dörde bir şeklinde değiştirilecek ve karar için Türklerin çoğunluk oyu istenmeyecek, devlet Rum memurlarla doldurulacak). 

12. Amme Komisyonu’nun kararlarının salt çoğunluğa göre alınması. (Rum üyelerin onayladığı kararlar kabul edilecek, Türklerin itirazı veya istekleri dikkate alınmayacak)  

13. Rum Cemaat Meclisi’nin feshedilmesi. (Türkler muhtariyet düzeyine indirilsin, Türk Cemaat meclisi sembolik olarak kalsın, Temsilciler Meclisi ise sadece Rumlardan oluşsun)

 Dönemin Başbakanı rahmetlik İsmet İnönü kendisini büyük bir saygı ile karşılamış, kusursuz bir şekilde konuk etmiş ve nazik bir şekilde önerisini reddederek geri göndermişti.

 Kendisini "Aptal" olarak tanımlayacağım Makarios, rahmetlik İnönü´nün bu kibarlığını Türkiye´nin acizliği olarak algılamış ve Türkiye´nin gücü ile varlığını küçümseyip, Türkiye´nin değiştirmeği reddettiği 13 Anayasa maddesini silah gücü ile değiştirebileceğini sanarak, 21 Aralık 1963 gecesi organize bir şekilde Kıbrıslı Türklere saldırarak adayı kana bulamıştı.

 Sonucunda, 15 Kasım 1967 günü Geçitkale ve Yeni Boğaziçi köylerine saldırarak ele geçirmenin bedelini, Türkiye´nin Yunanistan´a verdiği Nota, adadaki 20 bin kişilik Yunan Tümeninin geri çekilmesi ve sonra da 15 Temmuz 1974 tarihinde kendisine karşı yapılan darbe ile ödemişti. Darbenin nedeni ile 1960 Anayasası´nın Ek I., Madde 4´ünün Türkiye´ye verdiği hak ile Türk Ordusunun  gerçekleştirdiği 20 Temmuz 1974 Mutlu Barış Harekatı sonrasında da adanın üçte birini kaybetmişti Makarios. 
  
 Şimdi bu "Aptal"ın Megali İdea, "Büyük Helen Ülkü"sü hayali nedeni ile Kıbrıs adasında 1963 yılında bozulan barış düzeni tekrardan tesis edilmeye çalışılıyor.

 Kıbrıslı Türk müzakereci Kudret Özersay´ın dün Atina´yı ziyaret etmesi ve Yunanistan Dışişleri Bakanlığı Genel Sekreteri Anastasis Mitsialis ile görüşmesi, bunun çaprazı olarak da Rum müzakereci Andreas Mavroyannis´in Türkiye Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu ile görüşmesi, adaya barışın gelmesi çabalarında büyük bir gelişme ve adım.

 Bugünkü koşullar, 2004 yılında başlatılan barış görüşmeleri ve Annan Planı koşullarından çok farklı. Şimdi devrede hem dini liderler var, hem ekonomik koşullar, hem de adadaki iki halkın kesin işbirliğini gerektiren doğalgaz...
 
Prof.Dr.Ata ATUN
e-mail: ata@kk.tc


755 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın