• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • https://twitter.com/rumelibalkanfed

                      
RUMELİ BALKAN DERNEKLERİ FEDERASYONU

Atina’da yaşanan şok kimse için sürpriz olmamalıydı…

ALTIN ŞAFAK VEYA BUMERANG ETKİSİ

Atina’da yaşanan şok kimse için sürpriz olmamalıydı…

Altın Şafak (Chrisi Avgi) örgütü 1 Kasım 1993 tarihinde ve Nikolaos Michaloliakos liderliğinde kurulduğunda Yunanistan’da “er ya da geç”  çok büyük bir siyasi skandalın patlayacağı belliydi. Aşırı milliyetçi, ırkçı ve neo-nazi çizgisinde kurulan partinin bir gün muhakkak onu üreten sistemin başını belaya sokacağına şüphe yoktu. Çünkü her zaman böyle olmuştur.

Hangi sistem kendi bünyesinden doğan ve aşırılık, yozlaşma, bozulma ve deformasyon talep eden bir siyasi akıma hoşgörü gösterirse, daha sonra o siyasi akımın bütün sistemi tehdit ettiği görülür. Bugün Yunanistan’da yaşanan kriz de bunun doğal sonucu.

Yunanistan’da siyaset daima aşırılık yanlısı akımlara göz yumdu. Bunu belki “herkesin her türlü düşünceyi özgürce savunmasına olan sağlam inancından yaptı” belki de “aşırı akımların bozucu etkisini önemsemedi”… Belki de onların sistemin bir şekilde sigortası olduğunu düşündü. Aşırılık yanlılarının bu tür örgütler sayesinde sistemin çerçevesini ve sınırlarını terk etmemesi ummuş olabilirler. Ama diğer taraftan sistem onları kendi bünyesinde tutmaya çalışırken, elbette kendi tercihlerine göre doğrudan veya dolaylı yönlendirmeyi tasarlamış da olabilir. Nihayetinde bu tutum bir dönem Avrupa’da –bilhassa soğuk savaş döneminde- yaygın bir tercihti. Nitekim son dönemde Yunan polisinde bazı birimlerin Altın Şafak ile ilişkileri olduğu ortaya çıkması da bu endişeye haklılık kazandırıyor.

Altın Şafak kendisini “Marksizm karşıtı” ve “neo liberalizmin düşmanı” gibi tanıtsa da, esas olarak siyaset ile fikir düzeyinde ilgilenecek veyahut fikir üretecek derecede kapsamlı ve içerikli hiçbir zaman olmadı. Altın Şafak aslında sığ, sıradan bir eylemci hareket olara görülmeli. Kriz dönemlerinde aşırılık yanlısı siyasi partilerin güçlendiği bilinen bir gerçek... Yunan siyasetinde her zaman milli değerler üzerinden yürütülen popülizmin getirdiği oy kazancı her kesim için cazip oldu. Yunan devletinin ve hemen her başarısız hükümetin gündem değiştirmek için Türkiye karşıtlığını kullanması da, toplumun siyasi hafızasının deformasyonuna ve daima aşırılık yanlısı mesajları sempati ile algılaması sonucunu doğurdu.

Mayıs 2009’daki genel seçimlerde 23.564 (yüzde 0.46) oy alan Altın Şafak kısa bir sürede –kriz ikliminde- oy patlaması yaşadı. Altın Şafak 7 Kasım 2010´da yapılan yerel seçimlerde Atina’da geçerli oyların yüzde 5,3’ün aldı. Hatta bu oran Atina´da göçmen nüfusunun yoğun olduğu bölgelerde yüzde 20 seviyesine ulaştı. Altın Şafak bir sonraki genel seçimlerde de başarı kazandı. Altın Şafak 6 Mayıs 2012 seçimlerinde yüzde 7 oy aldı ve 300 sandalyeli Yunan parlamentosunda 21 sandalye elde etti. Parti seçimlerin yenilenmesi kararının ardından 17 Haziran 2012´deki seçimlerde, az miktarda oy kaybı yaşadı ve parlamentodaki sandalye sayısı 18´e indi.

Esas olarak “nefretin ve öfkenin siyasi kamuflajı”olan Altın Şafak sıklıkla şiddet eylemleri ile anıldı. Üyelerinin askeri tarzı ve Nazileri taklit eden sembolleri, Yunanistan gibi cuntadan ve Nazizmden çok çeken bir ülkede böyle bir akıl tutulmasının nasıl olabileceği sorusunu sorduruyor. Nazi faşizminin mahvettiği Yunanistan’da, nasıl olur da Altın Şafak milletvekili Panayotis İliopulos 17 Mayıs 2013 tarihinde "Heil Hitler" diye bağırarak Nazi selamı verebilir? Altın Şafak üyeleri hemen hemen herkesten nefret ediyorlar. Altın Şafak için etnik azınlıklar, göçmenler, Museviler, Türkler, herkes kötü, tehlikeli ve düşman…

Hatta Nikos Mihaloliakos’un Hitler ve yönetimini öven yazıları bile var. Kendisine Hitler gibi “Führer” dedirten Mihaloliakos genç parti üyelerini de tıpkı 3. Reich döneminde Almanya’daki Hitler Jugend (Hitler Gençliği) gibi kullanıyor. Altın Şafak denildiğinde belki de en doğru tanımlama “sistemin irrasyonel tepkisi” olabilir. Çünkü Altın Şafak denildiğinde sözcüsü televizyonda canlı yayında karşı görüşe sahip iki kadına döven bir parti söz konusu. Altın Şafak “İstanbul’un fethini protesto mitingi” düzenleyen bir akla sahip. Hatta lideri “Musevilerin İsrail’i kurması” örneğinden hareket ederek, İstanbul’u Türklerden geri almaktan söz etti.

Altın Şafak bir ölçüde de “sistemin aynada yüzleşmek istemediği” ve belki de “sistemin kendisine yakıştırmadığı refleksinin adı” olabilir. Nihayetinde Haziran 2012´de Türkiye’den MHP´nin lideri Devlet Bahçeli´nin Batı Trakya’daki Türk azınlığı ziyareti sırasında Altın Şafak protesto gösterisi düzenledi ve Türk heyete "Katil Türkler defolun" sloganları atıldı.

Mihaloliakos Mayıs 2012’de Yahudi soykırımın simgesi olan Auschwitz toplama kampında gaz odaları olmadığını iddia etti. Mihaloliakos daha sonra Haziran 2012’de Selanik’te yaptığı mitingte de “İstanbul’u da İzmir’i de Karadeniz’i de alacağız” dedi. Altın Şafak Yunan televizyonlarında Türk dizilerinin yayınlanmasına da itiraz ediyor. Batı Trakya´da, Gümülcine Türk Birliği´ne şişelerle saldıran Altın Şafak,Türk Konsolosluğu´nun bulunduğu caddeye girmeye çalıştılar. Altın Şafak’ın lideri Nikos Mihaloliakos Aralık 2012’de de Kıbrıs konusunda “Türkler adaya silahla geldi, silahla gidecek” dedi. Ocak 2013’te Altın Şafak üyeleri Türkiye´nin Gümülcine Başkonsolosu Osman İlhan Şener´in makam aracına saldırdı. Altın Şafak üyeleri Türk azınlık sürekli biçimde şiddet eylemleriyle baskı altına almaya çalışıyorlar.

21 Ocak 2013 tarihinde Avrupa Konseyi Parlamentler Meclisi’nin başlayan kış oturumunun ilk gününde Altın Şafak yüzünden siyasi kriz yaşandı. İtalyan milletvekili Fiamma Nirenstein göçmenleri “aşağı insanlar” olarak niteleyen Altın Şafak Partisi Milletvekili Eleni Zaroulia’nın ve Macaristan’dan Daha İyi Macaristan Hareketi(Jobbik) üyesi Tamas Gaudi Nagy’nin ırkçı ve anti-Semitik partilere üye olduklarını belirtti ve bu partilerin değerlerinin Avrupa Konseyi ideal ve prensiplerine aykırı olduğu gerekçesi ile bu iki ismin üyeliklerine itiraz etti.  Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Prosedür Kuralları, Dokunulmazlık ve Kurumsal İşler Komitesi ise kuralların prensipleri ve değerlerini ihlal eden eylemleri ve sözleri dolayısı ile bir üyenin vekaletinin iptal edilmesine olanak sağlamadığını açıkladı.

Ancak bütün bu skandallar sanılanın aksine Altın Şafak’a oy kazandırdı. Mayıs 2013’te Alpha adlı ulusal televizyon kanalının Marc araştırma şirketine yaptırdığı anketin sonuçlarına göre Altın Şafak yüzde 9,4 oy oranıyla üçüncü sıraya yükseldi.

Altın Şafak Yunanistan’ın petrol zengini olacağını iddia eden bir parti... Ayrıca Yunanistan’daki her parti gibi o da “yolsuzluk ve rüşvetle” savaş talep ediyor. Her Yunan gibi Avrupa Birliği’ne ve Troyka’ya uygulanan sert tasarruf tedbirleri nedeniyle tepki gösteriyor. Altın Şafak düzenli olarak milli kahramanlar, savaşlar ve benzeri konularla ilgili tarihlerde binlerce yandaşını sokağa dökerek gövde gösterisi yapıyor. Bu yöntemle “yeni bir uygarlık başlatmak için devrim yaptığını” savunan Altın Şafak, Yunan asıllıları da ihtiyaç halinde sadece yine Yunan asıllı olanlardan kan bağışı almaya çağırıyor. Altın Şafak üyeleri bunun için sadece Yunan ırkından olan hastalara verilmek üzere kan bağışı kampanyası da yaptı.

Parti üyeleri, üye olmalarından önce Hitler’in “Kavgam” kitabını ve Joseph Goebbels’in yazılarını okumak zorunda. Yunan basınına yansıdığına göre Altın Şafak’ta “örgüt içi şiddet” .söz konusu. Aslında bunu şaşırtıcı görmemek gerekir. Çünkü Altın Şafak zaten şiddeti “siyasi yöntem” ve “mesaj iletme biçimi” olarak değerlendiriyor. Nazi özentisi örgüt üyeleri “milliyetçilik direniştir” sloganı ile gençliğe “milli bilinç” kazandırmaya ve “Yunan idealini” öğretmeye çalışıyorlar. Liselerde örgütlenen Altın Şafak yabancı asıllı öğrencileri ve özellikle Arnavut gençleri de şiddet eylemlerine hedef seçiyor. Altın Şafak üyelerinin son üç yılda en az 300 darp vakasında şüpheli ve sanık olarak yer alması dikkat çekiyor.

Altın Şafak kadınları kendi yanına çekmek için yoğun çaba harcıyor. Örneğin kadınlara ücretsiz savunma sporları öğretiliyor. Atina’nın kuzey ve batı bölgeleri örgütüm yoğun etkisi altında. Atina’nın az gelişmişliği ve ihmal edilmişliği ile dikkat çeken bu bölgeleri örgütün oy deposu. Bir de elbette polisler. Polislerin oy kullandığı sandıklarda Altın Şafak’ın 2012 yılında yüzde 17 ila yüzde 25 arasında oy aldığı basına yansıdı. Eylül 2013’te dört önemli polis yetkilisinin görev yeri Altın Şafak bağlantıları nedeniyle değiştirildi, ayrıca iki polis tutuklandı.

To Vima gazetesinin yayınladığı bir ankete göre Yunanların yüzde 67,5’si Altın Şafak’ın yasaklanması gerektiğini düşünüyor. Altın Şafak Partisi´nden 6 milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılması Ekim 2013’te gecikmiş bir adım olarak gerçekleşti. Daha önce de Altın Şafak´tan 3 milletvekili bir suç grubunu yönetmek suçlamasıyla hapis cezasına çarptırıldı. Eylül 2013’te Altın Şafak üyelerinin sol eğilimli bir şarkıcıyı öldürmesi yeni süreci tetikledi. Ancak mahkemenin Altın Şafak sözcüsü İliyas Kasidyaris, İliyas Panayotaros ve Nikos Mihos’a yurtdışına çıkma yasağı koyarak serbest bırakması herkesi şaşırttı. Keza Altın Şafak’ın yasadışı eylemlerine dair çok önemli itiraflarda bulunan gizli tanğın kimlik bilgilerinin, “yanlışlıkla” sanık ve sanık avukatlarına da verilmesi dikkat çekti.

Altın Şafak ile ilişkili olduğu için gözaltına alınan polislerin toplam sayısı 15 olarak açıklandı. Partinin 873 bin Avroluk hazine yardımı kesildi. Ayrıca bir sahil güvenlik memuru ile 6 kişinin de operasyonlar çerçevesinde tutuklandığı bildirildi. Bu arada Altın Şafak’ın bürosuna düzenlenen saldırıda iki kişi hayatını kaybetti.

Altın Şafak’a olan hoşgörünün bir anda sona ermesinin ve peş peşe tutuklama kararları alınmasının hemen öncesinde 26 Eylül günü Yunan siyasetinde önemli bir gelişme yaşandı. Bir internet sitesinde Özel Kuvvetler Birliği imzasıyla bir bildiri yayınlandı ve hükümet istifaya çağrıldı. Bunun üzerine Yüksek Mahkeme´de gece saatlerinde acil bir zirve düzenlendi. Yüksek Mahkeme Savcısı Efterpi Kukamani başkanlığında gerçekleştirilen zirveye Yargıtay mahkeme başkanlarının katıldığı açıklandı. Aynı toplantıda Guardian gazetesinin “Yunanistan ordusunun Altın Şafak’ın 3 bine yakın üyesine askeri eğitim verdiği” haberinin de ele alındığı bildirildi. Acaba bu haber, o bildiri üzerine başka bir süreç start almış olabilir mi? Kimse bilemez…

 

http://www.diplomatikgozlem.com/TR/belge/1-9502/altin-safak-veya-bumerang-etkisi.html

 



860 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın